MAKALELER

SAĞLIKLI ZAYIFLAMAK İÇİN HAYATIMIZI DEĞİŞTİREN DÜŞÜNCELERİMİZ.

HAYATIMIZI DEĞİŞTİREN DÜŞÜNCELERİMİZ

Hayatımızda aldığımız kararlar, düşünceler ve yaptığımız seçimler geleceğimizi belirler. Bunu en iyi "kelebek etkisi teorisi" açıklamaktadır. 1972 yılında Edward Lorenz tarafından öne sürülen teoriye göre; Kelebek Etkisi, bir sistemin başlangıç verilerindeki ufak değişikliklerin, büyük ve öngörülemez sonuçlar doğurabilmesine verilen isimdir. İsmi, Edward N. Lorenz'in hava durumuyla verdiği örnekten geliyor:

"Amazon Ormanları'nda bir kelebeğin kanat çırpması, Avrupa'da fırtına kopmasına sebep olabilir."

 

Kainat üzerinde ki her şeyin aslında birbirine zincir halkalarıyla bağlı olduğunu bir zincirde ki değişimin ya da kopuşun diğer halkaların zincirlerini nasıl etkilediğini görebiliriz. Doğada tamamen bu denge üzerine kurulmuş ve sistematik olarak birbirinin etkisi altında ufak parçalardan oluşan bir bütündür ve biz insanlarda doğanın bir parçası olarak aynı sistem çerçevesinde hayatımız içinde beynimizle, ruhumuzla, elimizle, ayağımızla, sağlığımızla, düşüncelerimizle bir bütünüz, yani vücudumuzu tek et ve kemik yığınından ibaret göremeyiz. Nasıl ki doğada ki her olay, her neden ve sonuç birbirini etkiliyorsa insan içinde bu böyledir. Dışarıda elimize dokunan bir ateş nasıl vücudumuzu yakıp acı veriyor ve kötü düşünmemizi sağlıyorsa, onun verdiği acıyı taa derinlere indirip o acıyı tekrar tekrar yaşamakta elimizdeki yanığın kabuk bağlamasını o derece geciktirir ve bir türlü kabuk bağlamayan yarada hayatımızın akışını her adımına aynı acıyı yansıtarak hayatı kendimize zorlaştırmış oluruz. Yaşama sevincimiz gider, hayatın coşkusunu yakalamak için hep bir adım geriden geliriz, yani dünü dünde yaşar dururuz, hiçbir zaman gelişemeyiz ve değişemeyiz. Küçük kar tanesinden kocaman çığlar yaratıp hayatımızı tamamen kabusa çeviririz.

 

Veya bazen küçük şeyleri hiç önemsememekten gelir başımıza ne gelirse. Bazen de unuturuz küçük kıvılcımların büyük yangınlara neden olduğunu. Aslında önemsiz gördüğümüz çoğu şeyin hayatımızı, hayat akışımızı, hayatımızda nasıl değişimlere yol açtığını düşünmeyiz. Yani her şey zincirleme olarak birbirine etki eder ve hayatı var eden bu döngüdür. İnsan hayatının ne kadar hassas dengeler üzerine kurulu olduğunu, minik bir kartopunun nasıl bir çığa dönüşebileceğini, hayatımızda önemsiz görünen her şeyin aslında hayatımızın akışını etkilediğini olumlu ve olumsuz düşüncelerimizle bir bütüne nasıl etki ettiğimizi görebiliriz. Onun içindir ki vücudumuz bir sistemler bütünüdür ve beynimiz, vücudumuzu ve hayatımızı yönetir. Düşüncelerimiz ve ruh halimiz sağlığımızdan tutun da hayatımızın akışına kadar etkiler.

 

Örneğin Amerika'daki ölümlerin %90'ı kötü beslenmeden kaynaklanmaktadır. Öncelikle kendimizi ve vücudumuzu tanıyarak, yaşam tarzımızı değerlendirip işe başlamak gerekmektedir. Doğru beslenmenin, egzersizin, hobilerin zevk aldığımız tüm güzelliklerin yaşam tarzı haline gelmesi için bütünün en önemli parçası yani "kendimizi" yenileyip, geliştirip, değiştirmeliyiz. O bütün içerisinde tüm fiziksel olguları her şeyi değiştirmiş olsak dahi bütünün asıl parçası olan kendimizi pozitif düşünce bazında değiştiremezsek bütün tamamlanmış olmaz. Halkalardan biri kopuk demektir bu şekilde de hayatımızı kopmuş, bir halkası eksik zincirle devam ettirmek zorunda kalır, hayatımız boyunca da o kopuk halkayı arar dururuz.


          Örneğin beslenme konusunda hayat çizgimizi ele alırsak hayat kalitemizi yükseltmek için atacağımız en küçük bir adım bile tahminimizin üzerinde sonuçlar oluşturacaktır.


Örneğin 3-4 kilo fazlamız var, yediğimiz ekmeklerden bir dilimini öğünümüzden çıkarsak;


bu bir haftada 500 kcal,

bir ayda 2000 kcal,

bir yılda ise 24000 kcal yapar


            Bunun sonucunda da 3.5 kg vermiş oluruz. Fazladan bir dilim ekmeğin yaptıklarına bakın. Oysa ki ne kadar uğraşırız değil mi 2-3 kg olan fazlalığımızı vermek için. Dağlar tepeler aşar kendimizi harap ederiz ama hiçbir şeye dokunmadan, beslenmemizde yaptığımız küçük bir azaltma ile ne kolaymış bu iş.

 

Hiç düşünmeyiz, kendiliğinden gelişen bir olgu haline dönüştürmüş oluruz. Bırakın 1 dilimi, tüm gün aç dursak dahi bunu stres ve sıkıntı içerisinde yapar ve kendimize bunu dert edinmiş olursak 2 gr. vermek için aç kaldığımızı düşünüp bu şekilde açım aç diye kendimize problem edinirsek, bırakın 2 gr vermeyi üstüne bide o yemediğimiz yani normal şartlara bırakamadığımız besinlerin kalorileri eklenmez mi?

 

Bu eklentinin ardından "bak veremiyorum, o kadar aç kaldım ama yine de veremiyorum" deyip bir stres daha yapıp en sonunda kendimize bir denklem kurarız. Ben aç kalsam dahi gr. da olsa veremiyorum deyip sonra tekrardan gömülürüz yemeklere ve bir insanın kendine verebileceği en büyük cezayı veririz. Sonrada kendimize kestiğimiz bu ceza üzerine düşünür dururuz. Hayatımızı normal akışına bırakmazsak, kısır döngü bu şekilde devam eder durur. Böylelikle hayatımızın kabusunu kendi ellerimizle dizileştirmiş oluruz. Oysaki ne kadar basit değil mi 2 gr. vermek beslenmemizde 1 dilim değişim bunu da normal sürece indirgeyerek, sakince bekleyip değişimi ve gelişimi kendiliğinden görmek...

 

Bir de bu küçük değişimi hayatımızın akışı içersindeki bizi üzen mutsuz olayları, önemsiz şeyleri hayatımızdan çıkarttığımızı düşünerek yapacak olursak bu etkinin ruhumuza ve bedenimize nasıl etki yaptığını da görebiliriz. Hatta bizi üzen mutsuz olaylardan, nedenlerden, sonuçlardan uzak kalmayı bırakıp üzerine bir de bizi gerçekten mutlu edecek şeylerle uğraşmak, ilgilenmek mutluluğumuzu bedensel ve ruhsal olarak ikiye katlayacaktır. Etkileşim ve değişim birbirini ne kadar güzel oranda etkilerse, hayatımızın akışı da o derece güzelleşir. Güzelleşmiş mutlu bir hayat tarzından da kocaman göbekler oluşması beklenti dışıdır. Her şey kendini sevmekle başlar, hayatı sev ki bedenin güzelleşsin, incelsin de diyebiliriz.

 

Çevremize kısaca söyle bir göz atıp kilolu insanlar ve zayıf insanlar arasında ki hayat tarzlarına bakacak olursak, aslında bunu çok nette görebiliriz. Zayıf insanlar mutlu, sakin, sabırlı, hayatı aslında çok da dert edinmeyen insanlardır. Kilolu insan içinse tam tersidir bu durum mutsuz, sabırsız, telaşlı kişiliklerdir. Mutlulukları gramlarıyla ölçülü değildir. tabii ki de, "zayıflar mutlu-şişmanlar mutsuzdur" diyemeyiz ama bu onların gramlarından çok hayat felsefeleriyle ilgilidir. Hayat felsefen ne kadar relax'a gramajında o kadar düşük olur.



            Ya da hayatımız içersinde gelişmeyen ve değişmeyen şeyler vardır. Bize her ne kadar acı ve üzüntü verseler dahi hayatımızın akışını dengede tutmak için gelişmek, değiştirmek gibi kabullenmeyi de öğrenmemiz gerekir, aksi takdirde geçmişte yaşarken gelecek günleri de kaçırabiliriz. Değiştiremediğimiz şeyleri kabullenmekte bir değişim biçimidir hayatımız için; kabullenmek bizden bir şey götürmez, tam tersine elimizden gelmeyen şeyleri hayatın akışına bırakırsak kendimizi de bu akıntının yaratacağı etkiden bir nebzede olsun uzak tutmuş oluruz.

 

         Yine Kelebek Etkisi teorisinden esinlenerek yapılmış filmde bu teori; Evan'ın geçmişe dönüp küçük bir şeyi değiştirdiğinde, günümüzdeki her şeyi etkilemesi şeklinde sunuluyor. Geçmişe her dönüşünde, geçirdiği sorunlu çocukluğu biraz daha değiştiriyor, bu değişim iyiye olduğu kadar kötüye doğru da olabiliyor".

 

'Evan Treborn zaman mevhumunu yitirmiştir. Hayatının erken evrelerinden itibaren, önemli anları bir unutkanlık kara deliğinde yok olmuş, çocukluğu hatırlayamadığı bir dizi dehşet verici olayla gölgelenmiştir. Geriye kalansa hafızasının hayaleti ve çevresindeki kırık hayatlardır: Çocukluk arkadaşları Kayleigh, Lenny ve Tommy' nin hayatları.


            Çocukluğu boyunca, Evan kendisini günlük tutmaya ve günlük hayatındaki ayrıntıları yazmaya teşvik eden bir psikologun gözetimindedir. Artık üniversitede olan Evan, günlüklerinden birini okurken, kendini birden bire ve açıklanamayan bir nedenle geçmişe dönmüş bulur. Anlar ki yatağının altında sakladığı defterler geçmişe dönüp, hatıralarını anımsayabilmesi için birer araçtırlar. Ama bu anımsayışlar, arkadaşlarının, özellikle de yetişkinliğinde de sevmeye devam ettiği çocukluk aşkı Kayleigh' nin yıkılmış hayatından sorumluluk duymasına neden olur.


         Çocukken elinden gelmeyen şeyleri yapmaya karar veren Evan, kasıtlı olarak geçmişe yolculuklar yapar. Bugünkü aklıyla çocukluk bedenine girerek, tarihi yeniden yazmaya ve arkadaşlarını ve sevdiklerini bu travmatik deneyimlerden kurtarmaya çabalar.


         Ama Evan, ne zaman geçmişte bir şey değiştirse, yaptıklarının bugünde beklenmedik ve feci sonuçlar doğurduğunu görür. Ne kadar çaba gösterirse göstersin, kendisi ile Kayleigh'in "sonsuza dek mutlu" yaşadıkları bir gerçeklik dünyası yaratamayacak gibi gözükmektedir'

 

Bu yaşam süresinde bize bakmanız için verilmiş tek bir değerli armağan vardır o da kendimizdir. İnsan vücudu mükemmel bir işleyişe sahiptir, yeter ki vücudumuza iyi bakalım. O bütünün içerisindeki negatif düşünceleri pozitif düşüncelere çeviremezsek o bütünün dengesini nasıl bozduğunu bedenimizi, sağlığımız ve ruhumuzu nasıl etkilediğini zaman geçtikçe aynadaki bizden görebiliriz. Thomas Edison bundan yıllar önce; "Geleceğin doktorları ilaç vermeyecekler; hastaların kendi vücutlarıyla, diyetleriyle ve hastalığın nedenleri ve önlenmesiyle ilgilenmelerini sağlayacaklar" demiş.


            Hayat kalitemizi yükseltmenin tek yolu "bilgili" olmaktan geçmektedir. Hayatımızda kelebek etkisini yakalamak için bilinçlenmeli ve harekete geçmeliyiz. Hayatımızın tek ve en büyük parçası biziz ve kendimizden daha büyük bir etkiyi de hayatımıza kimse veremez. Aksi takdirde hayatı kendimize mezar, kendimizi de başkaların gözünde mazhar eyleriz.

 

 

Kelebek etkisi teorisi bizim temelinde savunduğumuz kilolu olma gerçeğinin salt olarak çok tıkınma kaynaklı değil, bu seviyeye gelene kadar geçmişimizde yaşadığımız bedenimize yaşattığımız duygusal, düşünsel ve eylemsel anlamda olumsuzlukların zamanla üstüne ekleyerek ve tüm bunları görmeden değişimi sadece anlık ve estetik boyutta algılayarak istiyor olmamız neticesidir.

 

Sonu hep hüsranla biten çalışmaların neden başarısız olduğunu ve bütünü görmeden, kendimizi tanıyıp, özelliklerimizi bilmeden çıkacağımız her yolun elbet geriye dönüşünün olacağını açık ve net bir şekilde gösteren kavramdır.

 

Bu noktada parçadan bütüne giden ve Hk Performans sunumu ile  oluşturulan ZAYIFLAMA ÇEMBERİ kalıcı ve sağlıklı sonuçlar için en sağlıklı zayıflama yöntemi ve eğitim sistemi olduğunu çok açık görmek mümkün olacaktır.

 

Hk performansın savunduğu en önemli tezlerden biriside Gelişerek Değişim Eğitimleri ile "kişinin kendi kendini yönetecek, "kendi diyetini, kendi inisiyatifi ile kendi fiziksel ihtiyacı için kendi tercihlerini, kimse ile kıyas yapmadan yapabilir ve uygulayabilir hale gelmesidir.

 

HK Performans gelişerek zayıflamanın öncüsü ve garantörüdür.  Dünyada bu kadar eğitim odaklı ve bu kadar bireye önem veren alternatif hiçbir yapı mevcut değildir.

 

Sağlıklı zayıflamak ve kalıcı kilo vermek için zihinsel ve ruhsal GELİŞİM destekleri

Sizlere ayrıcalık katacaktır.

 

HK Performans Üye ödevi Değerlendirmesi

 

S.A. katkıları ile Teşekkürler.

 

 

Etiket:  Sağlıklı zayıflama yolları ve sağlıklı kilo vermek için en etkili yöntem zayıflama okulu eğitimleridir.

« Geri